Araba Sevdası- Recaizade Mahmut Ekrem





Fikir Talimi Kulübü olarak Kitap Tahlili programımız kapsamında ikinci toplantımızı bu hafta Sabancı Öğretmen Evinde gerçekleştirdik.Tanzimat 2. Dönem sanatçılarından Recaizade Mahmut Ekrem’in  “Araba Sevdası” adlı kitabını ele aldığımız ikinci toplantımızda Sultan  Abdülaziz yönetiminden ve dönemin sosyal özelliklerinden;  dönemin edebiyat özelliklerine, eserin dil yapısından; karakter analizlerine geniş bir kapsamda değerlendirmelerimizi yaptık.Katılımcılarımızın fikirlerini,analizlerini paylaştığı toplantımız şu şekilde ilerledi:
Kitabı anlamak için dönemin özelliklerine ve 2.Dönem Tanzimat Edebiyatının özelliklerine değindik.
Sultan Abdülaziz döneminin sosyal özellikleri;
Ø  Batı Avrupa’ya seyahate çıkan ilk Osmanlı padişahıdır.1867’de Avrupa gezisine çıktığı trenin adı “Saltanat Vagonu”dur. 
Ø   Osmanlı donanmasında yenilikler yapıldı.(ilk zırhlı savaş gemisi-1864)
Ø   Darülfünun(İstanbul Üniversitesi) faaliyete geçti.
Ø   Vapur seferleri  başlatıldı.
Ø   İlk modern İtfaiye teşkilatı kuruldu.
 Sultan Abdülaziz’in ölmesi üzerine kardeşinin yazdığı şiiri okuduk:
Cihan matem tutup kan ağlasın Abdülaziz han’a
Meded Allah,mübarek cismi boyandı kızıl kana
Nasıl hemşiresi bu Adile dayanmaz o hakana
Ki kıydı bunca zalimler karındaşı cihan bana
 Kitapta adı geçen Süveyş Kanalı hakkında konuştuk;
Ø   Akdeniz ile Kızıldeniz’i birbirine bağlayan yapay su yoludur.
Ø  Temelleri  1859’da atılmıştır ve yapımı 11 yıl sürmüştür.
Ø   Dünya ekonomisine önemli bir katkısı olmuştur.
Ø  1956 yılına kadar Avrupalı devletlerin elindeyken bu tarihten sonra Mısır yönetimine geçmiştir.
2.Dönem Tanzimat Edebiyatı Özellikleri;
Ø  Toplumu ilgilendiren konulardan uzaklaşılarak aşk ,sevgi ,ölüm temalı bireysel konulara dönülmüştür.
Ø   Bu dönemde roman ve öyküde “realizm” ve “natüralizm” akımları ağır basmaya başlamıştır.Realizm akımının etkisiyle gözleme önem verilmiş, olay ve kişiler daha gerçekçi anlayışla anlatılmıştır.(Mesela Araba Sevdası kitabında Recaizade Mahmut Ekrem’in Çamlıca Tepesini betimlemesini yada Bihruz karakterinin kendi iç sesiyle konuşmasını örnek verebiliriz)
Ø    “Sanat, sanat içindir” anlayışı benimsenmiştir.
Ø   1.Dönem Tanzimat Edebiyatına göre dil daha çok ağırlaşmıştır.

        Recaizade Mahmut Ekrem ve Muallim Naci arasındaki tartışmadan bahsettik:Zemzeme-Demdeme /Muallim Naci eskiyi savunur ve Batıya karşı bir tavır alır ama Recaizade Mahmut Ekrem yeniyi savunur.
       Yine kitapta Bihruz Bey ve Keşfi Bey’in Türkçe’yi bir şiir dili olarak görmemelerinden yola çıkarak Türkçe’nin bir şiir dili olup olmadığını tartıştık ve şiir dili diye bir şeyin olmadığını önemli olanın anlam olduğu sonucuna vardık.
Özet:
Haftanın teması olarak da belirlediğimiz “Yanlış Batılılaşma ve Kendi Kültürüne Yabancılaşma” konusu etrafında gelişen roman ;Bihruz Bey, Periveş Hanım ve Keşfi Bey  karakterleri etrafında şekillenmiştir.Romanda batılılaşmayı yanlış anlayan ve uygulayan,babasından kalan mirasla geçimini sürdüren, araba ve marka düşkünü olan Bihruz Bey’in Çamlıca bahçesinin açılışında güzel bir lando araba içinde Periveş Hanımı görmesiyle olaylar başlar.Batılı görünmeye çalışan, Fransızca’yı tam bilmemekle beraber biliyormuş gibi davranan, hiçbir işte çalışmayıp babasından kalanları satarak geçimini sürdüren  ve batılılaşmayı giyim,Fransızca konuşmak ve markadan ibaret sanan Bihruz Bey,o gün gördüğü Periveş Hanım’ı tekrar görmek için çok çabalar ve bunu da gerçekleştirmek için mektuplar yazar.Bir gün Keşfi Bey’in Periveş Hanım’ın öldüğünü söylemesi üzerine içine kapanır, hocasından aldığı aşk kitapları üzerine yoğunlaşır, çok sevdiği arabalardan kısa bir süre için de olsa vazgeçer.Lakin bu olaylardan sonra Bihruz Bey Periveş Hanım’ı vapurda görür , Keşfi Bey’e olayı anlatır.Keşfi Bey, Periveş Hanım’ın ablası olduğunu,ona benzediğini söylemesi üzerine tekrar hayal kırıklığına uğrar.(Bihruz Bey,Keşfi Bey’in yalanlarını gerçek sanır.)En son Süleymaniyede Keşfi Bey’in Periveş Hanım’ın ablası dediği kişiyle karşılaşır ve aslında ablası değil Periveş  Hanım’ın kendisi olduğunu , o gün gördüğü Periveş Hanıma ait sandığı arabanında kiralanmış olduğunu öğrenmesi üzerine  yoldan geçen landonun peşine takılır,Periveş Hanım da yakın arkadaşı Çengiyle birlikte gülerek yoluna devam eder.
Kitap tahlilinin önemli bir parçası olan karakter analizlerimiz aşağıdaki gibidir:
Bihruz Bey:
Ø  Fransızca düşkünü ,Türkçe’yi  yetersiz buluyor
Ø  Mirasyedi bir beyefendi,hiçbir işte çalışmıyor ve babasından kalanları tek tek satarak geçimini sağlıyor.
Ø   Takınıtılı biri özelliklede marka konusunda
Ø   Giyimine çok dikkat eden hatta para sıkıntısı yaşarken bile giyiminden ödün vermeyen
Ø   Hayattaki üç temel gayesi:araba kullanmak,alafranga beyefendilerinin en şıkı olmak ve Fransızca konuşmak
Ø   Anne babasını çok az gördüğü için sevgisizlikten kaynaklanan kendini ortaya çıkarma çabası var.
Ø  Periveş Hanımı kaybettiğini düşündükten sonra karakteri değişiyor,içe kapanık biri olup zevkten uzak yaşıyor.
Ø   Eğitimi tam olmadığından komik duruma düşüyor.
Ø   İnsanların kendisi hakkındaki görüşlerini çok önemsiyor.
Ø  Kuruntulu,ölçüsüz ve savurgan
Ø  Batı kültürünü savunacak kadar benimsemiş
Keşfi Bey:
Ø  Alafrangaya düşkün
Ø  Vurdumduymaz
Ø  Yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmiş
Ø  Yaradılıştan zeki ama tembel biri
Ø  Arkadaşları mantar,soytarı ve kırk yalan lakaplarını ona takmıştır.
Yazar , Keşfi ve Bihruz Bey üzerinden zamanın gençlerini eleştiriyor.
Periveş Hanım:
Ø  Eşinden boşanmış ve annnesiyle birlikte kalıyor
Ø  Bihruz karakterinin düşündüğü gibi batılı ve zengin biri olmayan
Ø  Yazara göre ahlak yoksunu bir kadın
Mösyö Piyer:
Ø  Siyasete meraklı
Ø  Bihruz Beyin hocası
Ø  Paragöz bir karakter
Ø  Bencil ve kendisine fazlasıyla önem veren
Ø  Para için değerlerinden ödün verir
Çengi Hanım:
Ø  Periveş Hanım’ın yaşca büyük yakın arkadaşı
Ø  Periveş Hanım’ın hayatında büyük etkisi vardır

“BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?” köşesinde bu hafta Ramazan Kurtoğlu ve Cansu Canan Özgen’in “Küresel Düzenin Şifreleri” kitabından bir paragraf paylaşıldı.Bu paragraf şu şekildedir:.....Bu çalışmaya göre dünyada yaklaşık 37 milyon şirket var,ama dünya 43 bin şirketin elinde.İsviçre’deki bu yüksek teknoloji üniversitesinin matematik,fizik ve ekonomi alanındaki üç akademisyenin yaptıkları araştırmada dünya ekonomisinin yüzde 40’ının 43 bin şirketin elinde olduğunu görüyorlar.Ayrıca bu hocalar, dünya ekonomisinin yüzde 40’ına sahip olan bu 43 bin şirketin kimlere ait olduğunuda araştırıyorlar.Baktıklarında aslında 1318 şirket,bu 43 bin şirketin gerçek sahibi.Hocalar bu şirketlerin sahiplerinin de 147 adet banka ve finans şirketi olduğunu buluyor.Daha da ilginç olanı, bunların hepsi de 13 aileye ait......

 


Yorumlar

Popüler Yayınlar