Araba Sevdası- Recaizade Mahmut Ekrem
Kitabı
anlamak için dönemin özelliklerine ve 2.Dönem Tanzimat Edebiyatının
özelliklerine değindik.
Sultan
Abdülaziz döneminin sosyal özellikleri;
Ø Batı Avrupa’ya seyahate çıkan ilk
Osmanlı padişahıdır.1867’de Avrupa gezisine çıktığı trenin adı “Saltanat
Vagonu”dur.
Ø Osmanlı donanmasında yenilikler yapıldı.(ilk
zırhlı savaş gemisi-1864)
Ø Darülfünun(İstanbul Üniversitesi) faaliyete
geçti.
Ø Vapur seferleri başlatıldı.
Ø İlk modern İtfaiye teşkilatı kuruldu.
Sultan Abdülaziz’in ölmesi üzerine kardeşinin
yazdığı şiiri okuduk:
Cihan matem
tutup kan ağlasın Abdülaziz han’a
Meded
Allah,mübarek cismi boyandı kızıl kana
Nasıl
hemşiresi bu Adile dayanmaz o hakana
Ki kıydı
bunca zalimler karındaşı cihan bana
Ø Akdeniz ile Kızıldeniz’i birbirine bağlayan
yapay su yoludur.
Ø Temelleri 1859’da atılmıştır ve yapımı 11 yıl sürmüştür.
Ø Dünya ekonomisine önemli bir katkısı olmuştur.
Ø 1956 yılına kadar Avrupalı
devletlerin elindeyken bu tarihten sonra Mısır yönetimine geçmiştir.
2.Dönem Tanzimat Edebiyatı Özellikleri;
Ø Toplumu ilgilendiren konulardan
uzaklaşılarak aşk ,sevgi ,ölüm temalı bireysel konulara dönülmüştür.
Ø Bu dönemde
roman ve öyküde “realizm” ve “natüralizm” akımları ağır basmaya
başlamıştır.Realizm akımının etkisiyle gözleme önem verilmiş, olay ve kişiler
daha gerçekçi anlayışla anlatılmıştır.(Mesela Araba Sevdası kitabında Recaizade
Mahmut Ekrem’in Çamlıca Tepesini betimlemesini yada Bihruz karakterinin kendi
iç sesiyle konuşmasını örnek verebiliriz)
Ø “Sanat, sanat içindir” anlayışı
benimsenmiştir.
Ø 1.Dönem Tanzimat Edebiyatına göre dil daha çok
ağırlaşmıştır.
Recaizade Mahmut Ekrem ve Muallim Naci
arasındaki tartışmadan bahsettik:Zemzeme-Demdeme /Muallim Naci eskiyi savunur
ve Batıya karşı bir tavır alır ama Recaizade Mahmut Ekrem yeniyi savunur.
Yine kitapta Bihruz Bey ve Keşfi Bey’in
Türkçe’yi bir şiir dili olarak görmemelerinden yola çıkarak Türkçe’nin bir şiir
dili olup olmadığını tartıştık ve şiir dili diye bir şeyin olmadığını önemli
olanın anlam olduğu sonucuna vardık.
Özet:
Haftanın
teması olarak da belirlediğimiz “Yanlış Batılılaşma ve Kendi Kültürüne
Yabancılaşma” konusu etrafında gelişen roman ;Bihruz Bey, Periveş Hanım ve
Keşfi Bey karakterleri etrafında
şekillenmiştir.Romanda batılılaşmayı yanlış anlayan ve uygulayan,babasından
kalan mirasla geçimini sürdüren, araba ve marka düşkünü olan Bihruz Bey’in
Çamlıca bahçesinin açılışında güzel bir lando araba içinde Periveş Hanımı
görmesiyle olaylar başlar.Batılı görünmeye çalışan, Fransızca’yı tam bilmemekle
beraber biliyormuş gibi davranan, hiçbir işte çalışmayıp babasından kalanları
satarak geçimini sürdüren ve
batılılaşmayı giyim,Fransızca konuşmak ve markadan ibaret sanan Bihruz Bey,o
gün gördüğü Periveş Hanım’ı tekrar görmek için çok çabalar ve bunu da
gerçekleştirmek için mektuplar yazar.Bir gün Keşfi Bey’in Periveş Hanım’ın
öldüğünü söylemesi üzerine içine kapanır, hocasından aldığı aşk kitapları
üzerine yoğunlaşır, çok sevdiği arabalardan kısa bir süre için de olsa
vazgeçer.Lakin bu olaylardan sonra Bihruz Bey Periveş Hanım’ı vapurda görür , Keşfi
Bey’e olayı anlatır.Keşfi Bey, Periveş Hanım’ın ablası olduğunu,ona benzediğini
söylemesi üzerine tekrar hayal kırıklığına uğrar.(Bihruz Bey,Keşfi Bey’in
yalanlarını gerçek sanır.)En son Süleymaniyede Keşfi Bey’in Periveş Hanım’ın
ablası dediği kişiyle karşılaşır ve aslında ablası değil Periveş Hanım’ın kendisi olduğunu , o gün gördüğü
Periveş Hanıma ait sandığı arabanında kiralanmış olduğunu öğrenmesi
üzerine yoldan geçen landonun peşine
takılır,Periveş Hanım da yakın arkadaşı Çengiyle birlikte gülerek yoluna devam
eder.
Kitap tahlilinin önemli bir parçası olan karakter
analizlerimiz aşağıdaki gibidir:
Bihruz Bey:
Ø
Fransızca düşkünü ,Türkçe’yi yetersiz buluyor
Ø
Mirasyedi bir beyefendi,hiçbir işte çalışmıyor
ve babasından kalanları tek tek satarak geçimini sağlıyor.
Ø
Takınıtılı biri özelliklede marka konusunda
Ø
Giyimine
çok dikkat eden hatta para sıkıntısı yaşarken bile giyiminden ödün vermeyen
Ø
Hayattaki
üç temel gayesi:araba kullanmak,alafranga beyefendilerinin en şıkı olmak ve
Fransızca konuşmak
Ø
Anne
babasını çok az gördüğü için sevgisizlikten kaynaklanan kendini ortaya çıkarma
çabası var.
Ø
Periveş Hanımı kaybettiğini düşündükten sonra
karakteri değişiyor,içe kapanık biri olup zevkten uzak yaşıyor.
Ø
Eğitimi
tam olmadığından komik duruma düşüyor.
Ø
İnsanların
kendisi hakkındaki görüşlerini çok önemsiyor.
Ø
Kuruntulu,ölçüsüz ve savurgan
Ø
Batı kültürünü savunacak kadar benimsemiş
Keşfi Bey:
Ø
Alafrangaya düşkün
Ø
Vurdumduymaz
Ø
Yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmiş
Ø
Yaradılıştan zeki ama tembel biri
Ø
Arkadaşları mantar,soytarı ve kırk yalan
lakaplarını ona takmıştır.
Yazar , Keşfi ve Bihruz Bey üzerinden zamanın gençlerini
eleştiriyor.
Periveş Hanım:
Ø
Eşinden
boşanmış ve annnesiyle birlikte kalıyor
Ø
Bihruz
karakterinin düşündüğü gibi batılı ve zengin biri olmayan
Ø
Yazara
göre ahlak yoksunu bir kadın
Mösyö Piyer:
Ø
Siyasete meraklı
Ø
Bihruz Beyin hocası
Ø
Paragöz bir karakter
Ø
Bencil ve kendisine fazlasıyla önem veren
Ø
Para için değerlerinden ödün verir
Çengi Hanım:
Ø
Periveş Hanım’ın yaşca büyük yakın arkadaşı
Ø
Periveş Hanım’ın hayatında büyük etkisi vardır
“BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?” köşesinde bu hafta Ramazan
Kurtoğlu ve Cansu Canan Özgen’in “Küresel Düzenin Şifreleri” kitabından bir
paragraf paylaşıldı.Bu paragraf şu şekildedir:.....Bu çalışmaya göre dünyada
yaklaşık 37 milyon şirket var,ama dünya 43 bin şirketin elinde.İsviçre’deki bu
yüksek teknoloji üniversitesinin matematik,fizik ve ekonomi alanındaki üç
akademisyenin yaptıkları araştırmada dünya ekonomisinin yüzde 40’ının 43 bin
şirketin elinde olduğunu görüyorlar.Ayrıca bu hocalar, dünya ekonomisinin yüzde
40’ına sahip olan bu 43 bin şirketin kimlere ait olduğunuda
araştırıyorlar.Baktıklarında aslında 1318 şirket,bu 43 bin şirketin gerçek
sahibi.Hocalar bu şirketlerin sahiplerinin de 147 adet banka ve finans şirketi
olduğunu buluyor.Daha da ilginç olanı, bunların hepsi de 13 aileye ait......
Yorumlar
Yorum Gönder